18 Ağustos 2009 Salı


18.08.2009 Salı

Derinliksiz ve az… neredeyse hiç

Duygular kendilerini bedensel olarak ifade etmek ister. Özlem teması, üzüntü ağlamayı, kızgınlık sesi yükseltmeyi arar. Hissetmekle onun bedendeki karşılığı aslında bir bütünlük vardır. Eğer duygularımı ifade etmem bana hayal kırıklığı, hatta acı getiriyorsa bu bütünlüğü sekteye uğratırım. Temas isteğim kalbimde, öfkem göğüs kafesimde saklı kalır. Gözyaşlarım içime akar.

Bunu en kolay nasıl yapabilirim? Ağlamamanın, bağırmamanın en kolay yolu nefesin tutulmasıdır. Daha az nefes alırım ya da daha iyisi nefesimi tümden tutarım. Böylece duygularım bedenimin içine hapsolur ve dışarı çıkıp bana sorun yaratmaz. Nefes almamı kısıtlamak harekete geçmemi önler. Bir süre sonra bu bir alışkanlık haline gelir. Artık duygularımı ifade etmemin sorun olmayacağı zamanlarda da onları içime hapsederim. Gün boyu sadece idare edecek kadar nefes almakla yetinirim.

Enerjimi aslında neyi hedefliyorsa ona çevirmek için ne yapabilirim?

Genel olarak enerjiyi kendime çevirme davranışım olayları/kişileri kontrol etme isteğimle ilgilidir. Kontrol ihtiyacımı azaltabilmeli, belli oranda çaba gösterdikten sonra durumu oluruna bırakabilmeliyim.

Enerjim başlangıçta neye yöneldiyse onu gerçekleştirmem, bunun yollarını araştırmam gerekir. Yani başkasına yapmak istediğimi kendime yapmamalıyım, enerjimi başkasına yöneltmeliyim. Kızgınlığımı biriktirmeden ifade edebilmenin yollarını aramalıyım.

Aynı şekilde başkasından almak istediğimi de kendi kendime yapmamalıyım, başkasından almanın yolunu bulmalıyım. Yardıma, anlayışa ihtiyacım olduğunda bunu dile getirebilmeliyim.

En önemlisi nefesimi yeniden bulmalıyım. Bedenimi duyabilmeyi, onu içerden görebilmeyi öğrenmeliyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder